Sunday, January 29, 2006

26 biterken...


sıradan günün
güzel sürpriziydin sen
geceme renk katan
dolmuşla eve dönerken,
yüzümdeki tebessüme kaynak olan
soğuk gecenin iç ısıtanı
doğumgünü çocuğunu en çok şımartanı
güzel insana teşekkürlerimle...

Monday, January 23, 2006

"kalbim susmuşlar yeri-kuşlar korkup kaçmıyorlar..."

bir "Beni Unutma" vardı Sezen'den...
şimdi bir tane daha var;
sevgili Düzağaç'tan
insan nasıl duygularla yazar böyle sözleri bilemiyorum
gerçekten vurucu...
.
...ve ben Ocak ayı hanesine bir de bu şarkıyı ekliyorum
sebepleri kalbimde saklıdır...

Sunday, January 22, 2006

Bugüne dair...

güzel bir geceydi...paylaşmak ve gülmek ruhu güçlendiriyor,sevmenin bir parçası olarak...bu yüzden sana teşekkürüm! (Sen kendini biliyosun :)
Türkü bar mı diye diye gittiğim "zelig bar"da aklımda kalan en vurucu şey,duvardaki "Kurt Cobain" posteri idi...
Tam olarak doğru olmasa da "He blew his brain out with one shut gun" gibi birşey yazıyordu posterin altında.Fena halde takıldım buna ,belki de ortama ayak uyduramamanın verdiği sıkıntıyla...Böyle birşey işte hayat;
bir anda nefesin kesiliveriyor ...öyle ya da böyle...
Sanırım bize onu hakedişimiz doğrultusunda yaşamak düşüyor...öyle ya da böyle!
Sıramızı bekleyerek...

Friday, January 20, 2006

ÇeLiŞkİ

Gitmek mi zor kalmak mı
Sevmek mi sevilmek mi
Yolun sonunu göremeden kararlar almanın ağırlığı
Ruhun ve bedenin yorgunluğu ile birleşiyor...
ve aslında biz her yeni günü dünün kafiyesi şeklinde yaşıyoruz...
sessiz,sakin görüntümüzün içinde gidip gelen dalgalar ve değişik umutlarımızla...

Saturday, January 14, 2006

Minik Serçe

Kalbimdeki ince sızının bu geceki sesi...bir ışık,bir çift anlamlı göz kaküllerinin ardından içime işleyen...tabi ki kelimeler anlamsız ,yetersiz Sezen Aksu için...Bu gece ruhumu aydınlatan (bkz.Beyaz Show) ... insan! (boşluk için en iyisini bulamadım)
Yüreğin yüreğimde ebedi...
Seninle büyümek gerçekten güzel...

Thursday, January 12, 2006

Gece,msn ve cadaloz :)

Hayaller gerçek olsa dileğimiz
Sonra bu gerçeklerin kabusa dönüşmemesi
Hayat garip bir kısırdöngü
Hala daha gizemini koruyan,tüm çelişkileri ile beraber...
Gülerken ağlayıp,ağlarken gülmemiz de bundan olsa gerek

Şimdi susmalı ve dinlemeli 'Hayat'
adlı parçayı...sonundaki yağmur sesinin verdiği huzura erişmek umuduyla...

Ve hayat herkes evindeyken
dur dedi artık
Ve hayat herşey yolundayken dur dedi artık
Ve hayat -ki canına tak etmişti-
sus dedi artık
Ve hayat

Wednesday, January 11, 2006

Şarkı tuttum kendime...

Ocak ayı,
kalbime kazınan şarkılar:

Vega - Elimde Değil
* Yalnızım,yalnızız,yalnızlıklar elimde değil...

her daim Sezen - Gidemem
*Acıdan geçmeyen şarkılar biraz eksiktir...

Şebnem Ferah - Sana Bilmediğin Birşey Söyleyemem
* Ne kadar iyilik varsa hepimiz için, hepsini dileyip gerisine direniyorum...

Tuesday, January 10, 2006

Tatil üzerine

Anlamı yıllar geçtikçe değişen bir zaman dilimi tatil...Çocukken her gün gibi ,öğrenciyken pazar sendromu- dönem ödevleri için kurtarıcı- arkadaşlarla program-sinema fena olmaz hani...vs...üniversitede iken aile ile özlem giderme faslının baş kurtarıcısı...ve iş hayatı/dayanılmaz ortamdan kaçış ,kurtuluş...sınırlı bir zaman...dinlenme...bedenen daha çok,kafalar hep yorgun ne de olsa...ister istemez tatil sonrasını düşünmek bile yetiyor !
Herşeye rağmen tatiller güzel...İnsanlar mutlu çünkü;okuduğu kitaba daha bir şevkle sarılıyor,gazeteler iştahla ele alınıyor ,tüm satırlara hakkını vereceğini bilerek-boşuna mı diyoruz gazete keyfi diye- alınan yeni albüm zevkle dinleniyor ,sözlerini içine sindire sindire,kendini albüme yerleştire yerleştire...yemekler bile özenli oluyor, kahvaltı sofrasından başlayarak gün boyu süren ziyafet...
Gün geliyor tatil bitiyor,her güzel şey gibi...Özlemiş oluyorsun tatil öncesi hayatından bazı şeyleri,geri dönüyorsun aslında ama ilk birkaç gün tatil havası devam ediyor ya anlayamıyorsun gerçekleri,idrak edemiyor zihnin...SONRA dönüyorsun seni yıpratan hayatına,bitmek bilmeyen koşturmacalarına...Çocuk olmak istiyorsun bu noktada ,ama sen değil misin "her yaşın güzelliği ayrı" diyen...

İşte bu noktada hesaplaşıyorum kendimle;ben tatil öncesini ve sonrasını aynı yaşamak istiyorum,çocuklar gibi...ve burada çelişiyorum yaş ve güzelliğin aynı cümlede buluştuğu düşünce(m) ile...
Çocukluğa en çok tatillerde özeniyorum çünkü
...

Mutluluk


Çeşitli tarifi var mutluluğun...Hayatımdan bir mutluluk paylaşayım bu gece:daha önce de yazmıştım ;bazılarının bildiği yerlerde...Gülünce kısılan gözleri var bir dostun,yüzümdeki kocaman gülümsemelerin kaynağı...İşte orada buluyorum mutluluğu tüm içtenliğiyle...kelimeler tanıdık mı ? bilmeyenler için olsun özgem..:)

uzayıp gidecek bu tarifler ...zamanla...

Monday, January 09, 2006

Nida'ya...


Geciktirmemek gerek istekleri;kaç günlük ömrümüz var bilmiyoruz ki...İşte bu satırlar senin için,sadece sen,sevdiğin sen:) Kahkahanın belki de en çok yakıştığı ,şen şakrak insan.Derinlerde bir yerlerde ayrı bir potansiyel olduğunu düşünüyorum, duyguların gizli olduğu...Belki de "kova"lığımızdan dolayı hissediyorum bazı güzellikleri...bilemiyorum,sadece his dedim ya...bak bir dileğim var,zaman ne gösterir bilinmez,hani bugün çıkışta konuştuk ya buradan çıkınca kim kimi arar diye...biz arayalım birbirimizi olur mu?çünkü ben sana pek bi alıştım..:) en son bir şarkı ithaf edeyim sana : sen başkasın ! ( ne de olsa mükemmel insansın değil mi ama :)

Sunday, January 08, 2006

Yollar

...kesiştirmek gerek yolları.O zaman hatıralar da canlanıyor yüzümüze yansıyan gülümsemeyle...Bugün üniversiteden bir can gördüm-mimik şampiyonum o benim...ve Bursa'da kesiştirdi yolumuzu."geçiyordum uğradım" değildi bu."geçeceğim ,seni görmek istiyorum"du...Mutluluk bu oldu benim için;içime işleyen sıcak insanın varlığını hissetmek yanıbaşımda...Şunu anladım bir de...zamana inat unutmamak gerek güzellikleri,sevdiklerimizi.Kimi bir telefon,kimi bir mektup -çağımızda e-mail- ...ama en güzeli kucaklaşmak sevgi dolu,özlemle...o yüzden dedim ya yollar kesişmeli,kesiştirilmeli bir şekilde- öyle ya da böyle...isteyince oluyor(muş) bunu öğrendim...ben yapacağım ,size de tavsiye ederim.bünyeye ve ruha iyi geliyor...

Thursday, January 05, 2006

Teğet / Yılmaz Odabaşı

Herkes kırılamaz
bazen ipince dal olmak gerekir
kırılmak için

Ama dünya kütüklerin...
ağlayamaz herkes
ağlayabilecek kadar büyümek gerekir

Dünya ise küçüklerin...
sevemez herkes
bir orman olmak gerekir sevmek için

Bak ki dünya çöllerin...
Ve vakur bir damla olmak
dalga için
katılmak okyanusa aşk için, isyan için!

...

Bir başağrısı,bir yorgunluk...Neslimiz erken tükeniyor-ruhen ve bedenen!Annelerimiz ,babalarımız ne kadar başarılıymış bizi yetiştirmekte...Bizse işten dışarı atmakla kendimizi rahatlamış hissediyoruz stres dolu günün ardından.Trafikle olduğu gibi kendimizle de başa çıkabileceğimizi sanıyoruz,çocukça...Bilmiyoruz daha hayatın ağırlığını ,düşünebiliyoruz ama hissedemiyoruz-iş boyutu dışında-Yaşayarak öğreneceğiz herhalde...Güzellikleri de acıyı da...

Kalbim ellerim kadar küçük değil

"Bütün özgürler kadar yalnız ,bütün yalnızlar kadar özgür" yaşamımda ,hayal dünyamda büyüyorum...Kimbilir belki de küçülüyorumdur...Yine de bu çocuk kalbim izin vermiyor mucizelerden umudumu kesmeme,tüm ağrılarına rağmen...Arsızlık mı nankörlük mü bilemiyorum,ama aklımda kalan bir sözdeki gibi "Beklenen gün gelecekse ,çekilen çile kutsaldır..."